Dıdııdıdıdı geldik en güzel hayat mevzularımdan bir tanesine,
halalarım! Bir iki üç! Üç tane halam var. Annem ve babam hep çalıştıkları için halalarım
büyüttüler beni. Ama konu benim küçüklüğüme gelince, ki muhakkak hep benim
boklu gezdiğimi yada evden kaçıp gittiğimi beni karakoldan topladıklarını dile
getirirler her muhabbette. “Ay kız seni biz büyüttük” derler. Kardeşim, bir
kere ben niye boklu geziyordum? Değiştirseydiniz altımı yazık değil mi bana. İkincisi
el kadar çocuğum, 4 yaşında evden gitmeler filan. Ya böbrek mafyasının eline
düşseydim? Madem bakıyorsunuz güzel bakin, hih! Biz baktık büyüttük derler ama
asil olan babaannem ve ortancı halam bakıp büyütmüştür. Yiğidi öldür, hakkini
yeme.
Bildiğin sitcome’luk malzeme çıkar halalarımdan, golden girls'in
upgrade olmuş yerli Türk versiyonu desem az demiş olurum. Yok bildiğin tamamen
yeni karakter tiplemeleri ve senaryo çıkar.
Çok güzel yıllarım geçti halalarımın ve babaannemin yanında ama
geldik 26 yaşımıza. Oturduk beş çayına. Ki bizde beş çayına oturulmaz öyle, hadi
oturalım diyerekten. Önce dünyanın işi yapılır. Ben üşengeçlikten ölürken halalarım
atom ant gibiler. Sabah 6’da kalkıp temizliğe başlarlar. Ay bir cam silme dur
bir poğaça açayım heh bahçeyi de süpürim derken ben yeni uyanıyorum “Günaydın dünya”
diyerekten. Bir insan hiç mi çekmez halalarına? Bu arada, küçük hala sen işten sürekli
kaytarıyorsun kimse fark etmese de benden kaçmaz!
Beş çayı diyorduk dimi? İlk önce ev bir baştan aşağı indirilir
temizlenir aklanır paklanır yemekler yapılır, arada bir alışverişe gidilir
oradan markete uğranır. Börek çörek, hiç fark etmiyor elbet bir şey açılmalı.
Hamur üstadı ya bizimkiler sonra da Vedat Milör misali yorumlar yapılır. “Tuzu
mu az olmuş?” “Ben demiştim sana 2 çay kaşığı tuz koymalıydın diye.” Sonra
oturulur o bes cayina. Hani değil oturmak yorgunluktan yarı ölü yarı diri bir şekilde
bayılmışım.
Oturduktan sonra kendi aralarında kaçta kalkacaklarını konuşurlar.
Ne oluyor ya ne konseyi bu diye sakın paniğe kapılmayın, akışına bırakın. Bir
yere gitmeden kaçta dönüleceğine dair hesaplar uçuşur. Gerçi hesaplar hiç bir
zaman tutmaz. Muhabbetin en keyifli yerinde büyük halam atılır söze: “Ay kalkalim
10 dakika sonra.” “Yok yarım saat sonra kalkarız.” diye cevap verir küçük
halam. Ve hep tam saatlerde gidilir. 8’i 10 dakika geçeyi kalktıklarını bilmem.
Ya buçukta yada 9da. THY bu kadar dakik değil, ufuu hiç zengin değil
kalkışlarınız.
Beş çayı diyorduk dimi? Bir çay içemedik arkadaş. Ortancı halam fiks
lafını koyar ortaya. “Aaah bir evlensen bizde şöyle giyinip süslenip gelsek düğününe,
senin de mürvetini görsek. Ahh bak Mürsel’in kızı da evlendi geçenlerde senden
küçük üstelik. Ayrıca burnu da büyük, parası mı yok kızcağızın yaptırtsın.” Vitvitvit
o an bende yayın kesiliyor. Tamam lan everin beni koca bulun mu desem yoksa ayy
yok aşk evliliği yapacağım mı desem kısmetimi bekliyorum mu desem yoksa ben evlenmeyeceğim
mi desem, ne desem bilemediğim için. “Hayırlısı be hala” deyip geçiştiriyorum.
Yok iyi ki bende yayın kopuyor yoksa muhabbetin sonunda bileklerimi kesip dayanamadı
gitti diye başlık atacaklar. Olmayan kocadan bıktım yahu!
Büyük halam atılır söze, “Yok mu kız görüştüğün biri?” “Yok hala.” “Doğru
söyle bak.” “Cidden yok hala.” “Bak görüyor musun zamane gençlik okusun gezsin
ama yok kocaymış yok evlilikmiş yok annem yok. Ayni benim kızlarım gibisin
sende.” Muhakkak kendi kızlarına çevirir her olayı. Ay benim kızlarım güzel ay
benim kızlarım akıllı. Ya Allah var yeğenlerim de cidden güzel ve akli başında.
Aile ‘de güzellik var ama çalışan akıl bulmak bir nebze daha zor. Kime
çektiyseler artık. Ama demek istediğim şu, yeğenlerim bu kadar alçak
gönüllüyken yeter be hala! Ooyff. Ve ooyff demişken, facebook’ta paylaştığın her
şeyi zorunlu layk ettirmesen? Oy benim çalışkan hamarat halam.
Ortancı halam banker Bilo’nun dürüst siyasetçi Ecevit karışımı gibi
bir şey. Yürüyen adalet bankası yahu. Hem siyaset hem ekonomi muhabbeti arada
bir kaç din dersi de verir. Ansiklopedi gibi kadın. Siyasette yaşanan tüm olayları
bilir, arka planda olan şeyler dahil. Acaba içinde paralel devlet mi
barındırıyor dedirtiyor bazen. Futbol dan da Erman Toroğlu’ndan daha fazla
anlıyor. Ah hala elinde ki o sari bezi bırakabilseydin senden çok büyük bir
adam olurdu tarih yazardın ama yok mu şu temizlik malzemeleri ev işleri. Sari
beze son!
Küçük halam, geldik gözümüzün nuruna ailenin beyni. Onun fikri alınmadan
bir şey yapılmaz, sofra kurulmaz. Zevklidir hamarattır, bir tasarım harikasıdır.
Büyük halamın sarmaları şişko şişko dolma mi sarma mi ayırt edemiyorum bazen. Küçük
halamın sarmaları ince narin Safinaz gibi. Ağzına atmaya kıyamıyor insan. Bir üstün zeka bir kıvrak dil, pat diye koyar lafını öylece süper yerleştirir.
Hep oradaymış o laf sanırsın. Ama icraat? Yok yok. Gerçi benim de iki tane ablam
olsa evin içinde vızır vızır uçuşan bende ayak başparmağımı kaldırmaya üşenirdim.
Yok yahu nefes almaya üşenirdim resmen.
Hepinizi çok seviyorum uhu uhu beni ben yapansınız! Boklu gezmeyeymişim
daha iyi olurmuş ya neyse. Beş çayına beklerim gelin canim halalarım!
çay?
çay?
Bu hikaye tamamen hayal ürünüdür. Kişiler ve isimler
değiştirilmiştir. he he tabii.
Cok güzel yazmissin, yazi stilin cok hosuma gitti, halalarinda süpermis, sen iyi büyümüssün onlarin elinde haha :D
YanıtlaSil